Konu: Yüzüklerin Efendisinde yer alan ırklar 6/5/2008, 07:39
Tolkien'in Orta Dünya ve efsanelerini yaratırken üç ana kaynaktan yararlandığı söylenebilir: Bir dilbilimci olarak yıllarca yaptığı çalışmalara ek bağlamında yeni diller ve bunları konuşan farklı halklar yaratma düşüncesi, torununu eğlendirmek için anlattığı masalsı öyküler ve çalışmaları sırasında bir hayli haşır neşir olduğu değişik kültürlerin mitolojileri. Tolkien, Orta Dünya'nın kıtalar henüz bugünkü şeklini almadan, büyü yok olmadan, elfler dünyayı terk etmeden çok önce var olmuş bir dünya olduğunu söyler, yani Orta Dünya mitolojisi, bilinen mitlerden daha önceki çağlara dair bir öyküdür. Dolayısıyla, Orta Dünya tarihi ile bildiğimiz dünya mitolojileri arasında bulunabilecek benzerliklerin esas sebebi, bilinen tüm efsanelerin kökeninde bu çok eski dünya ve tarihin olduğunu varsaymasıdır.
Çoktanrılı sistemler arasındaki benzerlik, Yunan ve Roma mitolojileri ile Orta Dünya arasında kurulabilecek en önemli paralellik olarak karşımıza çıkıyor. Orta Dünya Tanrıları sayılan Valar, dişi ve erkeklerden oluşan, her biri kendi etki alanına sahip ve kendi aralarındaki ilişkilerle dünyadaki olaylara yön veren Olympos tanrıları benzeri bir grup. Yüzüklerin Efendisi'nde Aragorn'un kısaca değindiği, Silmarillion'da ayrıntılı bir şeklide bahsedilen elf Luthien ile insan Beren'in hüzünlü aşk hikâyesi, Yunan kökenli Orpheus efsanesini andırıyor. Bu efsaneye göre, Orpheus karısı nympha (su perisi) Eurydike'yi kurtarmak için yeraltı dünyasına iner, ancak yeraltını terk etmeden önce karısına bakması yasaktır. Orpheus dayanamaz ve bakar, bu yüzden Eurydike sonsuza dek lanetlenir.
Tolkien'in yararlandığı bir diğer kaynak da İskandinav mitolojisi... Orta Dünya (Middle Earth) adı, İskandinav mitolojisindeki dokuz dünyadan insanlara ait olan Midgard'dan esinlenilerek yaratılmış. Cüceleri yaratan Äule, demirciler tanrısı balta kullanan Thor'la önemli benzerlikler taşıyor. Tolkien'in kullandığı çoğu cüce adı ve bunların yanında Gandalf da İskandinav mitolojisi kökenli. Ayrıca Gandalf'ın tanrı Odin ile kimi benzerlikler taşıdığı görülüyor. Odin de Gandalf gibi uzun sakallı, asa taşıyan yaşlı bir adam olarak anlatılır. Runik alfabeyi insanlara hediye eden kişi, Orta Dünya'da Gandalf, İskandinav mitolojisinde ise Odin'dir. Her ikisi de sıradan insanların anlayamadığı görevler uğruna tek başlarına seyahat ederler. Gandalf'ın atı Shadowfax Orta Dünya'nın en hızlı atıdır, Odin'in sekiz bacaklı atı Sleipnir gibi. Ancak Odin, İskandinav mitolojisinin en üstün tanrısıyken, Gandalf kendisinden üstün güçlerin emirlerine uyar. Ayrıca Odin Gandalf'a göre daha zalimdir ve kişisel hırslara sahiptir.
Tolkien'in eserlerinde, çok iyi bildiği Anglo-Sakson efsanelerinden izler bulmak da mümkün. Savaşlar, silahlar, giyim kuşam, mimari, Kral Arthur efsanelerini andırıyor. Arthur efsanesinin ünlü kılıcı Excalibur'un olağanüstü güçlere sahip olması gibi, Frodo'nun Sting'i ve Aragorn'un Anduril'i de sıradan silahlar değil. Aynı zamanda, bu özel kılıçların kendilerini kullanacak kişi tarafından hak edilmeleri gerekiyor. Aragorn'un athelas yaprağı kullanarak yaralıları çok hızlı iyileştirme yeteneği gibi, Kral Arthur da tanrı vergisi bir iyileştirme gücüne sahipti. Büyücü Gandalf'ın da bu efsanede adı geçen büyücü Merlin ile benzerlikler taşıdığı söylenebilir.
Eski İngilizce ile yazılmış Anglo-Sakson destanı Beowulf, yüzük taşıyıcısı Frodo'nun adının kaynağı... Burada Frodo, bir İskandinav kralının adı olarak geçiyor. Frodo'nun anlamı ise"Yüzük Taşıyıcısı" için oldukça önemli: Bilge kişi... Karanlık efendi Sauron'un ülkesi Mordor, eski İngilizce'de ölümcül günah ya da cinayet anlamına gelen morthor sözcüğünden geliyor. Orta Dünya'da yaşayan halklar, temelde Tolkien'in yarattığı dilleri konuşan ırklar kurgulaması sonucu ortaya çıktı. Tüm mitolojilerden izler taşıyan bu ırklar, Tolkien tarafından Orta Dünya tarihine uyarlanarak, bu dünya içindeki formlarını buldular.
“Gelin de öğrenin Canlı Yaratıklar irfanını! Önce ilk dördünü sayın, yani hür halkları: Hepsinin en yaşlısı, elf çocukları; cüceler hep kazar, karanlıktır evleri; topraktan doğma entler, dağlar kadar ihtiyar; atlara hükmedenler, ölümlü insanlar…" (İki Kule, s.72)
Tolkien'in yazdığı Orta Dünya tarihine göre ilk yaratılan ırk elfler... Onları ikinci yaratılanlardan, yani insanlardan, ayıran en önemli özellikleri kendilerine özgü ölümsüzlükleri. Tolkien'in elfleri hastalık ve yaşlanma sonucu ölmüyorlar, ancak savaşta, ateş veya kılıçla ya da derin bir umutsuzluk yüzünden hayatlarını kaybediyorlar. Bazıları da Batı Denizinin ötesindeki Ölümsüz Topraklara göçüp Orta Dünya'yı terk ediyor. Efsaneler ve masallarda kullanılan ufak elflerin aksine Tolkien elfleri insan boyutundalar. Bunun sebebi ise Tolkien'in elfleri yaratırken onları muzip ve şakacı ufak periler olarak değil, insanlardan çok daha gelişmiş, üstün güzellikte ve bilgelikte bir halk olarak anlatması.
Tolkien elfleri ve cüceleri birbirlerini pek sevmeyen halklar olarak anlatıyor. İki ırk arasındaki düşmanlığın bir benzerine İskandinav mitolojisinde de rastlıyoruz: Kuzey efsanelerinde de cüceler, ışığın ve havanın yaratıkları olan elfleri kıskanıyorlar. Tolkien'in cücelerinin, elflerden ve insanlardan farkları Tanrı İlùvatar tarafından değil, demirci Aulë tarafından yaratılmış olmaları. Orta Dünya'da cüceler, Aulë gibi demircilikte ve taş işçiliğinde usta, kısa boylu, fakat dayanıklı ve cesur savaşçılar.
Yüzükler Efendisi'nde karşılaştığımız çok ilginç bir halk da entler. Bu halk, boyu dört buçuk metreyi bulan dev ağaçadamlardan oluşuyor. Ent sözcüğünün kökünde ve Eski İngilizce'de dev anlamına gelen enta sözcüğü olduğu söylenebilir. Yürüyen ve savaşan ağaçlardan oluşan bir orman daha önce de Shakespeare tarafından Macbeth'de kullanılmıştı. Fakat bu, ağaç kılığına girmiş askerlerden oluşan sahte bir ormandı. Tolkien belki de bu yürüyen orman fikrinin gerçek olması gerektiğini düşündüğünden entlerin öyküsünü anlattı. Yüzüklerin Efendisi'nde önemli rol oynayan hobbitler kovuklarda yaşayan, barışçı, neşeli ve sürekli aç dolaşan bir halk. Tüm iyi halkların ortak düşmanları orklar/goblinler ve troller ise Orta Dünya'nın kötülüğe hizmet eden ırkları. Tolkien, orkların Melkor'un zindanlarında tutsak ettiği ve sonsuz işkencelerle özlerini bozarak hizmetine aldığı elfler olduğu söylüyor. Melkor'un işkenceleriyle kararan yürekleri yüzünden efendilerinin emirlerini isteksizce, korkuya dayanan bir bağlılıkla yerine getiriyorlar. Tolkien'in orkları/goblinleri İskandinav efsanelerinin büyüyle yaratılan kötücül canavarlarına benziyorlar.
Alıntıdır
shenaie
Konu: Geri: Yüzüklerin Efendisinde yer alan ırklar 6/5/2008, 07:42
Elfler
İskandinav ve Kelt mitolojileri kaynaklı periler... "Alfar" sözcüğü günümüzdeki Elf kavramına benzer yaratıkların bilinen en eski karşılığı. Alfar'ın tanrısal varlıklarla ilişkisi vardır. Tanrı Frey tarafından yönetilen Alfheim'de (Cennet) yaşar ve tanrıların emrinde hareket ederler. İskandinav Elfleri, yüce ruhlu ve ahlaklıdır. Kelt masallarında aynı tür karşımıza Elf ya da peri olarak çıkıyor. Ölümlülerle ilişkileri, binlerce Kelt masalının konusunu oluşturuyor. Hıristiyanlık sonrası inanışlar Elfleri şeytani yaratıklar gibi görüp, iblisler ve Trollerle karıştırmıştı. Elflere rastlanan en çarpıcı yerlerden biri de Shakespeare'in eserleri: Bir Yaz Gecesi Rüyası'nda periler kralı Oberon, periler kraliçesi Titania, Puck, Pearlbosom, Cobweb, Moth ve Mustardseed, Elflere benzer yaratıklar. Grimm masallarında da Elfler, muhtaçlara yardım eden yabanarısı boyutunda ruhlardır.
shenaie
Konu: Geri: Yüzüklerin Efendisinde yer alan ırklar 6/5/2008, 07:43
Cüceler (Dwarfs)
Kökenini eski efsaneler ve peri masallarından alan bir tür. Kuzey efsanelerinde geçen "Alfar" aslında dört ana cüce grubundan biri. Kelt mitolojisinde Elfler, ışığın ve havanın yaratıkları, cücelerse karanlık ve yeryüzüne ait yaratıklardır. Genelde mucit ve zanaatkâr bir halk olarak anılırlar. Madenlerde çalışırlar ve paragözdürler. Kısa boylarına rağmen yapıları sağlam ve güçlüdür. Öne çıkan bir diğer özellikleri de savaşçılıklarıdır. Cüce figürü Volsunga ve Nibelungen destanlarına dayanır. En ünlü cüce Nibelungen Hazinesi'ni koruyan Alberich ya da Andvari'dir. Madame d'Aulnoy tarafından yazılan "Sarı Cüce", ilk cüce masallarındandır. Kötülüğe eğilimli cüce karakteri Alman romantikleri tarafından da kullanılır, Grimm Kardeşler de popüler masallarında kötücül cüceler anlatırlar. Masallardaki cücelerin en ünlüleri ise, kötülükle ilgisi olmayan, Pamuk Prenses'in sadık ve yardımsever Yedi Cüceleridir.
shenaie
Konu: Geri: Yüzüklerin Efendisinde yer alan ırklar 6/5/2008, 07:46
Goblinler
Kötücül ruhlar ve zararlı yaratıklar... Sözcük, halk masallarında 14. yüzyılda kullanılmaya başladı. Goblin'in kökeni Yunanca "kobalos"tur. Aynı sözcük Almanca'da da "kobold" olarak yer alır. Halk masallarında Goblinler özellikle çocuklara eziyet eden kötü kalpli yaratıklardır. Gulyabani, cin ve canavar şekillerinde anlatılırlar. Günümüzde fantezi türündeki Goblin kullanımı, pek çok ırk gibi Tolkien'in anlattığı Goblin/Ork ırkı kökenlidir. Goblinlere Tolkien tarafından verilen bir diğer isim de "ork"tur.
shenaie
Konu: Geri: Yüzüklerin Efendisinde yer alan ırklar 6/5/2008, 07:46
Trolller
İskandinav mitolojisi kökenli canavarlar... Antikçağ efsanelerinde söz edilen devlerle, büyüklük, kötü yaratılış ve insan eti yeme merakları gibi yönlerden benzerlik gösterirler. Genelde dağlarda ve soğuk iklimlerde yaşarlar, gün ışığına maruz kaldıklarında taşa dönüşürler. Tolkien'in Hobbit'inde de böyle bir taşlaşma hikâyesi anlatılır. Edebiyatta diğer ünlü Troller, Henrik Ibsen'in Peer Gynt (1867) ve T.H. White'ın "Troll" adlı eserlerinde karşımıza çıkıyor. Kötü yaratılışlı Troll kavramının aksine sevimli Trol anlatımları da var. Örneğin, Tad Williams'ın Hobbite benzeyen Trolleri ve Terry Pretchett'in Diskdünyası'ndaki komik karakterler...
Yıldızların İlk Çağın’da Melkor Angband’da güçlü ve güçlü olduğu kadar da acımasız ve korkunç bir ırk yarattı. Melkor Orta Dünya’da gezinen özgür halklardan nefret ediyordu. Nefret ettiği ırkların başında elfler (Elves) gelse de en az onlar kadar nefret ettiği bir ırk daha vardı: Entler.
Melkor eline geçirdiği elfleri vahşet, işkence ve büyü ile değiştirmiş onlardan ork ırkını yaratmıştı. Entlere karşı ise trolleri yarattı. Yarattığı bu korkunç ırk kendisi Valar tarafından yenilgiye uğratıldığında ve hatta Sauron zamanında bile sayıları azalsa bile kötülüklerini devam ettirdiler.
Troller Entlere karşı yapılmışlardı. Bu nedenle boyları uzun ve yapılılardı. İnsanların en irisinden bile iki kat uzun ve iki kat yapılıydılar. Yeşilimsi derileri silahların zor zarar vereceği kadar kalındı. Fakat troller zeka yoksunuydular ve güneş ışığı onlar için ölüm demekti. Yaradılışları sırasında kullanılan kara büyü bu ırkın en zayıf noktasıydı. Güneş ışığına çıktıklarında yaratılmış oldukları kayalara dönüşerek ölüyorlardı. Bu nedenle Yıldızların Çağı’nda yaratılan troller Güneş Çağları başladığında yavaş yavaş önemlerini yitirmeye başladılar.
Konuşmakta oldukça zorlanan trollerin konuşabildikleri tek dil Orkların kara dili idi. Yıldızların çağları boyunca Melkor’un diğer uşakları orklar, kurtlar, balroglarla beraber bir çok savaşa girdiler. Fakat en sonunda Melkor’un Orta Dünya’dan sürülmesi ile birlikte en derin mağaralara, güneşin ulaşamayacağı yerlere kaçtılar.
Sauron’un ortaya çıkışına kadar troller çok sık olmasa da Orta Dünya’nın pek çok yerinde görüldüler. Artık onlara yaşadıkları yerlere göre isimler veriliyodu. Dağ-trolü, mağara trolü, tepe trolü gibi. Fakat hala güneşle barışık değillerdi. Sauron tekrar Mordor’a geldiğinde bu güçlü ırkın özelliklerinden yararlanmak istedi. Bu nedenle yeni bir trol ırkı yarattı. Eski ırk kadar güçlü olan bu yeni ırk güneşe karşı dayanıklıydı, zekilerdi ve Olog-Hai ismini almışlardı. Yüzük Savaşları boyunca insanlara büyük zararlar verdiler. Fakat yinede onları bu kadar güçlü kılan efendileri Sauron’un kudreti idi. Sauron Yüzük’ün yok edilmesi ile yitip gidince onlarda yavaş yavaş Orta Dünya’dan silindiler.
En son shenaie tarafından 6/5/2008, 12:45 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
deniziderya
Konu: Geri: Yüzüklerin Efendisinde yer alan ırklar 6/5/2008, 10:41
NAZGUL
Tolkien in yuzuklerin efendisinde adi gecen..adinin gecmesi ile kalmayip hikayede onemli bir yer tutan ejderha benzeri ama daha farkli bir formatda olan ucan dev bineklerin ismidir nazgul...karanlikda gorme yetenekleri vardir ve binekleri ozel varliklardir..nazgul ile bineginin arasindaki ozel telepatik bag..bahsi gecen yuzukde toplanir ...tek bildikleri yuzugun ne oldugu ve ne olacagidir..yasamlari bu yuzuge baglidir.. Nazgûl, J.R.R Tolkien tarafından yaratılan Orta Dünya'da, Sauron'un en şeytani hizmetkarları olan hayali yaratıklar. Nazgûl, kelimesi Kara Lisan'daki Nazg (yüzük) ve Gûl (tayf, ruh) kelimelerinden oluşan bir kelimedir. Bu yüzden Nazgûllara yüzük tayfları da denilir. Diğer isimleri Dokuz Süvariler, Kara Süvariler ya da kısaca Dokuzlar 'dır.
deniziderya
Konu: Geri: Yüzüklerin Efendisinde yer alan ırklar 6/5/2008, 10:51
BÜYÜCÜLER
Orta Dünya'daki Büyücüler
Büyücüler, dünyanın kendisinden de yaşlı ruhlardır. Olağanüstü güçlere sahiptirler ama bunu iyinin yada kötünün hizmetinde kullanmak kendi ellerindedir. Üçüncü çağdan itibaren Orta Dünya'da insan biçiminde varlık göstermelerine izin verilmiştir. Orta Dünya'ya beş büyücünün geldiği söylense de tarihte bunların sadece üçünün adı geçer:Gri Gandalf, Ak Saruman ve Kahverengi Radagast.
En son deniziderya tarafından 7/5/2008, 16:45 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
deniziderya
Konu: Geri: Yüzüklerin Efendisinde yer alan ırklar 6/5/2008, 10:59
ENTLER
Ormanın Çobanları
Üçüncü Çağ'a kalmış en kadim halk, Onodrim ya da Enydler idi. Ent, isimlerinin Rohan dilindeki biçimiydi. Entler kadim günlerde Eldarlar tarafından biliniyorlardı; Eldarlar entlere kendi dillerini vermemiş, onun yerine konuşma arzusu aşılamışlardı. Onların yarattıkları lisan başka hiçbir lisana benzemiyordu: Ağır, yankılı, toplu, tekrarlamalı, gerçekten uzun soluklu; Eldar'lı irfan sahiplerinin bile hiç yazıya dökme girişiminde bulunmadıkları, sesliler arasındaki nüans çeşitliliğine, niteliklerinde ve tonlamalardaki yükselme ve alçalmaya dayanan bir forma sahip bir dildi. Bu dili sadece kendi aralarında kullanıyorlardı ama bunu gizli tutmak zorunda değillerdi, zaten başka kimse öğrenemezdi.
Öte yandan entler, diller konusunda çok yetenekliydi; çabuk öğrenirler ve hiç unutmazlardı. Fakat eldar dillerini tercih ederler, en çok da kadim Yüksek Elf dilini severlerdi. Yani Ağaçsakal ve diğer entlerin kullanmış oldukları, hobbitlerin kaydettiği yabancı kelimeler ve isimler Elfçe'dir ya da elf lisanından ent usulünce bir araya getirilmiş kelimelerdir. (Bazı yerlerde hobbitler entler tarafından çıkartılan daha kısa süreli mırıltıları ve seslenişleri örneklemek için bazı girişimlerde bulunmuşlardır: a-lalla-lalla-rumba-kamanda-lindor-burúme de Elfçe değildir ve gerçek Entçe'den bir parçayı örneklemek için (büyük ihtimalle son derece hatalı biçimde) bugüne kadar gelen tek girişimdir.) Bazıları Quenya dilindendir: "Çokgölgeliorman-karaderinvadi Derinvadiormanı Kasvetlitoprak" şeklinde çevrilebilecek olan Taurelilómeëa-tumbalemorna Tumbaletaurea Lómëanor gibi; bununla da Ağaçsakal'ın aşağı yukarı anlatmak istediği şöyle bir şeydir: "Ormanın derin vadilerinde kara bir gölge var." Bazıları da Sindarin dilindendir: "Ağacın sakalı" anlamındaki Fangorn veya "narin kayın" anlamındaki Fimbrethil gibi.
deniziderya
Konu: Geri: Yüzüklerin Efendisinde yer alan ırklar 6/5/2008, 11:03
HOBBİTLER
Küçük Ahali
Shire ve Bree'li Hobbitler'in bu zamanlarda Ortak Lisanı kullanmaya başlamaları belki de bir bin yılı bulmuştu. Dili kendi usullerince, serbestçe ve umursamazca kullanıyorlardı; gerçi aralarında biraz daha eğitim görmüş olanları gerektiğinde daha resmi konuşabilecek kadar bu dile vakıftı.
Hobbitlere özgü bir lisanın kaydına rastlanmamıştır. Eski günlerde, yakınlarında veya birlikte yaşadıkları insanların dillerini kullanıyor oldukları anlaşılmaktadır. Böylece Eriador'a girdikten sonra Ortak Lisan'a çabucak uyum sağlayabilmişlerdir; Bree'ye yerleşmeye başladıkları zaman, eski dillerini unutmaya başlamışlardı bile. Görüldüğü kadarıyla bu yukarı Anduin'e ait, Rohirrim'e akraba olan bir insan diliydi; gerçi güneydeki Ülkenler'in kuzeye, Shire'a gelmeden önce Dunlendce'ye benzer bir dili kullanıyor oldukları ortaya çıkmıştır. (Yabaneller'e dönen Angle'lı Dikenler Ortak Lisan'ı çoktan devralmıştı; fakat Déagol ve Sméagol, Ferah yakınlarındaki bölgedeki insan dilinde isimlerdir.)
Frodo'nun zamanında, çoğu Vadi'de veya Rohan'da bulunanlarla yakından benzeşen yöresel kelimelerde ve isimlerde hâlâ bunlara ait bazı izler bulunuyordu. En dikkat çekeni günler, aylar ve mevsimlerdi; çoğu Bree ve Shire'daki yer isimleri olarak muhafaza edilse de bu cinsten birkaç kelime daha (mathom ve smial gibi) hâlâ kullanılıyordu. Hobbitlerin özel isimleri de oldukça garipti ve çoğu kadim günlerden kalmaydı.
Hobbit, Shire halkı tarafından kendi cinslerinden herkese söylenen bir sözdü, insanlar buçukluk, elfler ise periannath diyorlardı. Hobbit kelimesinin kaynağı çoğu kişi tarafından unutulmuştur. Bununla beraber, ilk başlarda Samanpostlar ve Ülkenler tarafından Kılayaklar'a verilen bir isim ve Rohan dilinde daha iyi korunmuş olan bir kelimenin yıpranmış biçimi olduğu sanılmaktadır: holbytla; İngilizcesi "çukur inşa eden" anlamında" hole-builder."
deniziderya
Konu: Geri: Yüzüklerin Efendisinde yer alan ırklar 6/5/2008, 11:12
İNSANLAR
İkinci Halk
Westron, Elfçe etkisiyle zenginleştirilmiş ve yumuşatılmış olsa da bir İnsan lisanıydı. Aslında, özellikle de İlk Çağ'da batıya, Beleriand'a gelen Elf Dostlan'nın Üç Hanedanı olan ve Kuzey'deki Karanlık Göç'e karşı Büyük Taş Savaşı'nda Eldar'a yardım eden, Eldar'ın Atani veya Edain yani "İnsanların Ataları" dediği kimselerin lisanıydı.
Karanlık Güç devrildikten sonra Beleriand'ın büyük bir bölümünün sular altında kalıp yıkılmış olması nedeniyle Elf Dostlan'na da Eldar gibi Deniz'i aşıp Batı'ya gitme imkânı bahşedilmişti. Fakat Ölmeyen Diyar onlara yasak olduğu için, bütün ölümlü toprakların en batısı olan büyük ada onlara ayrılmıştı. Bu adanın adı Númenor (Batıil) idi. O yüzden Elf Dostları'nın çoğu ayrılarak Númenor'da yaşamaya başlamış ve burada namlı denizciler ve gemi ustaları olarak büyüyüp güçlenmişlerdi. Açık kumral ve uzun boylu olan bu insanların ömürleri Orta Dünya'daki insanların ömürlerinin üç katıydı. Bunlar Dúnedain dedikleri, insanların Kralları Númenor'lular idi.
İnsan soyları arasında sadece Dúnedain elf dilini bilir ve konuşurdu; çünkü ataları Sindarin dilini öğrenmiş ve yıllarla hafifçe değişikliğe uğrasa da bunu çocuklarına bir irfan olarak aktarmıştı. Ve irfanla uğraşanları Yüksek Elfçe Quenya'yı da öğrenmiş ve buna tüm diğer dillerin üzerinde kıymet vermiş; ünlü, saygın yerlerin ve soylu, büyük şöhret sahibi kişilerin birçoğunun isimleri bu dilden verilmişti. (Örneğin Númenor (ya da tam haliyle Númenore), Elendil, İsildur, Anárion, Elessar yani "Elftaşı" dahil Gondor'un bütün kraliyet isimleri hepsi Quenya dilindendir. Aragorn, Denethor, Gilraen gibi diğer Dúnedain adamların ve kadınların çoğunun ismi Sindarin formundaydı; bunların çoğu şarkılardan ve tarih kitaplarından hatırlanan İlk Çağ'daki (Beren, Húrin gibi) elflerin ve insanların isimleriydi. Az sayıda isim, Boromir gibi, karışık kökenlidir.)
Fakat Númenor'luların ana dilleri büyük ölçüde kendi eski insan dilleri olan Adûnca olarak kalmıştı ve mağrur günlerinde krallar ve beyler bu dile dönmüşler, Eldar ile eski dostluklarını hâlâ sürdüren birkaç tanesi hariç, elf dillerini bırakmışlardı. Güçlü zamanlarında Númenor’lular, gemileri için Orta Dünya'nın batı kıyılarında birçok kale ve liman bulunduruyordu; bunların en önemlilerinden biri de Anduin'in ağzına yakın olan Pelargir idi. Burada Adûnca konuşuluyordu; bu dil, daha alt seviyedeki insanların dillerindeki sözlerle karışarak ve buradan Batıil ile irtibatı olan bütün kıyılar boyunca yayılarak, Ortak Lisanı meydana getirmişti.
Númenor'un düşüşünden sonra Elendil Elf Dostları'nı yeniden Orta Dünya'nın kuzey batı kıyılarına götürmüştü. Burada zaten ya tamamen, ya da yarı yarıya Númenor kanı taşıyan insanlar yaşıyor fakat çok azı elf dilini hatırlıyordu. Dúnedain daha ilk başından beri, birlikte yaşadıkları ve uzun bir yaşam, büyük bir güç ve irfan sahibi oldukları için beyleri oldukları alt seviyedeki insanlardan sayıca çok daha azdı. O yüzden diğer halklarla konuşurken ve engin ülkelerinin hükümet işlerinde Ortak Lisan'ı kullanıyorlardı; elf dillerinden aldıkları birçok kelime ile bu dili genişletmişler ve zenginleştirmişlerdi. Númenor kralları sırasında geliştirilmiş olan bu Westron dili dört bir yana, hatta düşmanları arasına bile yayılmış ve gün geçtikçe Dúnedain'ın kendileri tarafından da daha çok kullanılmaya başlamıştı; böylece Yüzük Savaşı sırasında elf dili Gondor halkının çok az bir kısmı tarafından biliniyor, gündelik olarak ise daha da az insan tarafından kullanıyordu. Bunlar daha çok Minas Tirith'te, civarındaki taşrada ve Dol Amroth bağımlı prensliğinin topraklarında yaşıyorlardı. Yine de Gondor ülkesindeki bütün yer ve şahıs isimleri elf formunda ve anlamındaydı. Bazılarının kaynağı unutulmuş ve kuşkusuz Númenor'luların gemilerinin Deniz'den yelken açmasından önceki günlerden kalmıştı. Bunların arasında Umbar, Arnach ve Erech, dağ isimleri olan Eilenach ve Rimmon vardır; Forlong da aynı tür isimlerden biriydi.
Batı Toprakları'nın kuzey bölgelerinde oturan insanların çoğu İlk Çağ'da yaşamış olan Edain veya onların yakın akrabalarının soyundan geliyordu. O yüzden bunların lisanları Adûnca ile ilintiliydi ve kimisi hâlâ Ortak Lisan'la benzerlik taşımaktadır. Bunlar Anduin'in üst vadilerinde yaşayan insanlardı: Batı Kuyutorman'da yaşayan Ormanlı Kocoğlanlar; daha kuzey ve batıda bulunan Uzun Göl ve Vadi insanları. Ferah ile Carrock arasındaki topraklardan gelen, Gondor'da, At Ustaları Rohirrim olarak bilinen insanlar. Onlar hâlâ kendi atalarına ait dili kullanıyorlar, yeni ülkelerindeki hemen her yere yeni isimler veriyorlardı; kendilerine Atçanyurt İnsanlan, ya da Eorloğullan diyorlardı. Fakat bu halkın beyleri Ortak Lisan'ı rahatlıkla, hatta Gondor'daki müttefikleri kadar soylu bir tarzda konuşabiliyorlardı; çünkü Westron çıkmış olduğu Gondor'da hâlâ büyük bir zarafetle ve eski usulde kullanılıyordu.
Tamamen yabancı olan, Drúadan Ormanı'nda yaşayan Vahşi İnsanlar'ın lisanıydı. Dunlendingler'in dili de yabancı ya da çok uzaktan akrabaydı. Bu insanlar Ak Dağların vadilerinde asırlar önce yaşayan halklardan arda kalanlardı. Fakat Karanlık Yıllar'da diğerleri Dumanlı Dağlar'ın güney vadilerine çekilmişlerdi; buradan da bazıları Höyük Yaylaları kadar kuzeyde kalan boş topraklara gitmişti. Bunlardan Bree halkı gelmişti; fakat bu, Bree'liler Arnor'un Kuzey Krallığı buyruğuna geçmeden ve Westron dilini kullanmaya başlamadan çok önce olmuştu. Sadece, bu ırktan gelen insanların Dunland'da yaşayanları eski lisanlarını ve örflerini muhafaza etmişti: Bunlar Dúnedain'e düşmanca yaklaşan ve Rohirrim'den nefret eden gizli bir halktı.
Onların diline ait, Rohirrim'e verdikleri bir isim olan Forgoil (kelimenin Samankafa anlamına geldiği rivayet edilir) hariç, hiçbir bilgi yoktur. Dunland ile Dunlending, Rohirrim'in onlara verdikleri isimdir çünkü bu insanlar esmer ve kara saçlı insanlardı; yani bu isimlerdeki dunn kelimesi ile "batı" anlamındaki Gri Elfçe kelime Dûn arasında bir bağ yoktur.
deniziderya
Konu: Geri: Yüzüklerin Efendisinde yer alan ırklar 6/5/2008, 11:18
Uruk-Hai
Bu ırk, dünyaya gönderilen 5 büyücüden biri olan Ak Saruman tarafından yaratılmışdır. Uruk-Hai ler, Ork ve Goblinlerden yapılma melezlerdir. Fakat bu iki türünde zayıflıklarını taşımazlar. En çok bilinen özellikleri güneşi sevmemelerine rağmen gündüzde yolalabilmeleridir ve orklar ile goblinlere göre çok daha dayanıklı olmalarıdır. Sarumana itaat ederler. İnsan etini severler ve Orklardan nefret ederler. Miğferdibi savaşındaki rolleri çok büyüktür.
shenaie
Konu: Geri: Yüzüklerin Efendisinde yer alan ırklar 6/5/2008, 12:29
BALROGLAR
Karanlık Düşman Melkor'un hizmetkarları haline gelen Maiar ruhlarının en korkuncu olan Balroglar, şeytani canavarlara dönüşmüşlerdi. Orta Dünyada Balrog, yani "güçlü şeytanlar" olarak biliniyorlardı. Melkor'un tüm yaratıkları arasında yalnızca Ejderhalar, Balroglar'dan daha güçlüydü. İri ve güçlü yaratıklar ve İnsansı şeytanlar olan Balrogların, akan ateşten yeleleri ve alev kusan burunları vardı. Kara gölgelerden bulutlar içinde hareket ediyormuş gibi görünürler ve kol ile bacakları yılan gibi kıvrılabilirdi. Balrogların en önemli silahı, çok dilli ateş kırbacı idi. Bu silah o kadar korkutucuydu ki, Büyük Örümcek Ungoliant'ın Valar tarafından bile yokedilemeyen büyük kötülüğü, ateşli kırbaç darbeleri ile Melkor'un ülkesinden sürülebilmişti. İki yüzyıl boyunca tartışmasız biçimde hükümranlığını koruyan Balrog sonunda, Khazad-dûm Köprüsünde yapılan savaşın ardından Büyücü Gandalf tarafından Zirakzigil'in zirvesinden aşağı atılarak yok edildi.
shenaie
Konu: Geri: Yüzüklerin Efendisinde yer alan ırklar 6/5/2008, 12:48
GONDOR İNSANLARI
Orta Dünyada krallıklar kuran Dúnedain arasında en ünlüleri kuşkusuz Güney Krallığının Gondor İnsanlarıdır. Isildur ile Anárion Gondor'un beyaz kulelerini Güneşin İkinci Çağının 3320. yılında, Arnor'daki Kuzey Krallığını kuran babaları Elendil ile birlikte Númenor'un yokedilişinden kaçtıktan sonra inşa etmişlerdir.
Güçlerinin doruğunda Gondor kralları, Rhûn Denizinin batısında, Celebrant ile Harnen Nehirleri arasında kalan tüm Orta Dünya topraklarına hükmetmişlerdir. Gondor krallığı zayıflarken bile, hükümdarları tüm Anórien, Ithilien, Lebennin, Lossarnach, Lamedon, Anfalas, Tolfalas, Belfalas ve Calenardhon topraklarını ellerinde tutmuşlardır.
Gondor'da, ikisi büyük liman kentleri Büyük Nehir Anduin'in deltası üzerinde kurulmuş olan eski Pelargir ile Belfalas Körfezindeki kıyı derebeylerini yöneten kale Dol Amroth olan beş büyük şehir bulunuyordu. Diğer üç büyük şehir ise Gondor'un merkezinde yeralıyordu. Doğu kenti, adı "Ay kulesi" anlamına gelen Minas Ithil, Batı kenti ise adı "Güneş kulesi" anlamına gelen Minas Anor idi; fakat bunların arasında en büyüğü, adı "Yıldızların kalesi" anlamına gelen Osgiliath idi.
Gondor krallığı Üçüncü Çağda pek çok kez saldırıya uğradı ve büyük sorunlar yaşadı. 1432 yılında uzun bir iç savaş başladı; 1636'da Büyük Salgın yaşandı; ve 1851 ile 1954 yılları arasında Araba Sürücüleri ülkeyi işgal etti. 2002'de Minas Ithil Nazgûl ile Orcların eline geçti. Bu olaydan sonra kötü bir yer haline geldi ve Minas Morgul adıyla anıldı. 2475 yılında Mordor'dan gelen büyük Orclar ya da Uruk-hai, çok sayıda birlikle zayıf düşmüş bulunan Osgiliath'a saldırdılar, şehrin büyük bölümünü ateşe verdiler ve Anduin üzerindeki büyük taş köprüsünü yıktılar.
Yüzük Savaşı öncesinde meydana gelen bu olaylarla Gondor ülkesi küçüldü. Merkezinde yeralan üç büyük şehrinden yalnızca Minas Anor sağlam kalabildi. Güneşin Kulesi, yüzyıllardır Mordor, Morgul, Rhûn ve Harad'da yoğunlaşan karanlığa karşı ayakta kaldı. Gondor'un bu son şehri, büyük bir kötülük komplosuna karşı ayakta durmayı başaran tek güç gibi görünüyordu çünkü Kuzeyin Dúnedain Krallığı yokedilmişti ve Elfler Orta Dünyada meydana gelen olaylarla pek de ilgilenmiyormuş gibiydi. Fakat çok az umudun kaldığı ve Sauron'un gücünün sınır tanımadığı bu zor dönemde, Gondor İnsanları büyük ün kazandılar.
Çünkü Gondor Krallığında eskinin büyük savaşçılarına benzeyen şövalyeler bulunuyordu ve Minas Anor'da hala deniz kuşlarının beyaz kanatları ile süslenmiş gümüş ve mithril yüksek başlıklı tolgaları giyiyorlardı.